İstanbul Sonbaharda Gezilecek Yerler merak ediyorsanız bu yazım tam size göre.Hafta sonları yoğun iş temposundan ve şehrin kalabalığından uzak, eğlenip dinlenebileceğiniz gezi rotaları tasarlamak istiyorsanız doğru yerdesiniz.
İstanbul’da her mevsim olağanüstü güzelliğe sahip bir şehir, özellikle sonbaharda yaprakların değiştiği mevsimlerde sevdiklerimizle açık havada dinlendirici vakit geçirebiliyoruz. Kapalı mekanlarda oturmak yerine yeşil ve mavinin buluştuğu mekanlar arıyorsanız, sizin için harika fikirlerimiz var! Doğa parkları, sararmış yaprakların rüzgarla ahenkle dans ettiği, görsel bir şölen yarattığı sonbahar mevsiminde vazgeçilmez bir seçenektir. Gidecek bir yer arıyorsanız, İstanbul’un en göz alıcı tabiat parklarını keşfedin ve eğlencenizi artıran piknikler yapın veya doğa yürüyüşleri yapın.
İstanbul’a en çok sonbahar mevsimi yakışıyor. Puslu gecede parıldayan Galata; Serin dolambaçlı Boğaz’ın simgesi olan Boğaziçi Köprüsü, taze balıkların çıktığı Eminönü ve henüz aklımıza gelmeyen ama sonbaharda mutlaka değişecek birçok İstanbul simgesi. Sonbahar mevsiminde İstanbul’da gezilecek en iyi yerleri inceleyelim.
İstanbul Sonbaharda Gezilecek Yerler
Yazın hüznünden sonra pek çok insan bir kez daha seyahat etmeyi düşünmeye başladı! Havanın soğuk ya da sıcak olması fark etmeksizin tek bir ortak noktamız olduğu için keşfetme, keşfetme ve eğlenme dürtümüz kalıyor! Özellikle İstanbul gibi koşuşturmanın hiç bitmediği büyük şehirlerde yaşıyorsanız bu dürtü hiç bitmez. Çünkü çoğumuz kentli bireylerin gezmeye, gezmeye ve doğanın tadını çıkarmaya ihtiyacı var. Üstelik değer verdiğimiz kişiyle sadece kendimiz için değil, sıkıcı dünyadan uzaklaşmak için de zaman geçirmenin en etkili yolu.
Bu durumda İstanbul yakınlarındaki tatil yerleri bize yardımcı olabilir. Bu lokasyonlar ile şehirden uzaklaşabilir ve rahatlayabilirsiniz. Bu nedenle, daha fazla gecikmeden doğrudan konuya geçeceğiz! Sonbahar aylarında sevdiklerinizle birlikte seyahat edebileceğiniz Türkiye’de İstanbul’a gidelim.
Sonbaharın en keyifli olduğu şehir İstanbul’dur. Şehri İstanbul Boğazı’nın herhangi bir yerinden izlemeye karar verirsek, gözlerimiz renklerin birbirine karıştığı manzaraya çekilecektir. Yılın bu zamanı şehir kahverengi, sarı ve yeşilin çeşitli tonlarında bezenmiştir. Ani sağanaklar hüzün getirse de hızla beliren güneş, bize kışın henüz beklenmediğini hatırlatıyor.
Yağmur yağmasa bile bizi evlerimizde tutan kavurucu yaz sıcağı ya da dondurucu kış soğuğu değil. Güneşin “hala buradayım” dediği zamanlarda gidilecek çok yer var. Örneğin Kariye Müzesi‘nde bir bardak çay keyfi yapabilir, Boğaz’ın karşısındaki Çengelköy‘de çayınızı yudumlayabilirsiniz. Tarihi mekanlarla dolu turlar için en uygun zaman sonbahar mevsimidir. İstanbul’un her yerini gezmek ve güneş ışınlarına dalmak istedik. Sonbaharda şehrin balık yiyen, pikniğe giden insanlarla dolup taştığını gözlemledik.
Anadolu Kavağı
Aslında İstanbul’da farklı ilçelerde bulunan ayrı şehirler var. Şehir Hatları vapurumuzla yavaş bir gezintiye çıktığımız Anadolu Kavağı ilçelerden biri. Anadolu Kavağı adeta bir okyanus kenarı kasabası gibidir. Rıhtımdan çıkınca küçük bir yer sizi karşılıyor. Son zamanlarda turistlerin uğrak yeri olan Anadolu Kavağı’nın Arnavut kaldırımlı yollarında yürümeye başladığınızda hep aynı noktaya varacaksınız. İlk olarak Cenevizliler döneminde Boğaz’ı yönetmek için inşa edilen Yoros Kalesi sizleri karışlamaktadır. Ortasına geldiğinizde mevsiminde balıkların tadını çıkarabileceğiniz bir restoran var.
Beykoz ve Dereseki
Beykoz, ilçemizde doğal güzellikleri ve konaklarıyla öne çıkan semtlerden biridir. Dereseki Köyü, muhteşem yeşilliklere ev sahipliği yapmaktadır. Bol kaynak suyu ve pınarlarıyla ünlü beldenin güzelliği de ayrı bir güzelliktedir. Ulaşımın kolay olduğu bölge olan Dereseki’de ağaçların üzerinde ormanlar kalıyor. Taze balık ve taze sebzeler de lezzetlidir. Son birkaç asırdır kurumayan çeşmeler arasında yer alan Dereseki’de Karakulak, Sırmakes, Kırklar, Beyaz Pınar ve Kirazlı Dermal‘ın yanı sıra Deli Osman’dan su içmek mümkün.
Çamlıca ve Yuşa Tepesi
İstanbul’un tepeleri son derece ünlüdür. 7 tepenin yeri tartışılırken geleneklere aykırı olarak Çamlıca ya da Yuşa Tepesi yerine Pendik Gözdağı’na gidebilirsiniz. Marmara Denizi’nin ilgi çekici silüetlerini uzun süre izlemenizi sağlayan tepelerde doğa havasının tadını çıkarabilirsiniz. İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne ait sosyal hizmetlerin bulunduğu mesire yerinde, güzel manzarasının keyfini çıkarabileceğiniz, İstanbul’un yanı sıra çam kokularını da soluma şansınız var.
Aynalıkavak Kasrı
Aynalıkavak Kasrı ile sonbaharın simgesi olan yedi renkli güllerin yanı sıra kuru yaprakları da görebileceğimiz ender yerlerden biri. Osmanlı döneminde bir tersane sarayıydı ve padişahlara da ev sahipliği yaptı. Zemin kat hala köşkün ana alanı olan Sultan III. Selim’in özelliği göz önünde bulundurularak “Türk Çalgıları Sergisi” mekanına dönüştürülmüştür.
Köşk, parkın keyfini ve geçmişin şölenini yaşadığımız yerdir. Köşk içindeki kafeterya, yüzyıllardır ortalıkta dolaşan ağaçların gölgesinde oturup çay içmek isteyenlerin yüzünü güldürüyor. Haliç’te bulunan Aynalıkavak Kasrı’nın perşembe ve pazartesi günleri kapılarını kapattığını da göz ardı etmeyin.
Yıldız Parkı
Park, Ortaköy ile Beşiktaş arasında yer alıyor. İstanbul’un ortasında bulunan en büyük koru Yıldız Parkı, İstanbul’u ziyaret edenlerin mutlaka görmesi gereken bir yer. Sonbaharda şehrin her yerinde inanılmaz bir renk ve doğa görüntüsü sunar. Çadır Köşk, Malta Köşkü ve Kır Kahvesi’nde, ayrıca Yıldız Parkı’nda kurulan piknik masalarında veya ağaçların altındaki çim alanda yeme-içme molası verebilirsiniz. Yıldız Parkı’na hem Beşiktaş Ortaköy yolu üzerindeki Çırağan Sarayı’nın karşısından hem de Balmumcu’dan Ortaköy’e uzanan Palanga Caddesi’nden giriş var. Yıldız Parkı’na yaya girişi ücretsiz olup, araçla giriş ücretlidir.
Polonezköy
Polonezköy, doğanın güzelliğine kapılan İstanbul ailelerinin bahçesi olarak, ormanların ve yeşilliğin korunduğu ender yerlerden biridir. Fatih Sultan Mehmet Köprüsü‘nün Kavacık sapağından sonra ve Acarkent’ten geçerek Polonezköy istikameti izlenerek ulaşılır. Gezilere çıktığınızda, ormanın içinde keyifli bir gezintinin ardından Polonezköy’de kahvaltı yapabilirsiniz. Çimlere ya da hamaklara yaydığınız mangal yapmanın tadını çıkarın ve güneş altında rahatlayın.