Kapalı çarşı, Fatih Sultan Mehmet’in inşaatına başladığı 1460 yılından 1990’lı yıllara kadar bir alışveriş mekanı olarak İstanbulluların günlük yaşamında önemli bir rol oynadı. Özel bir kişiye özel bir hediye alırken, bir ev döşerken ya da piyasada olmayan bir şey istendiğinde akla ilk gelen yer Kapalıçarşı olurdu. Bugün bile 4.000 mağazası, 500 tezgahı ve 21 kapısı ile dünyanın en büyük tarihi kapalı çarşısıdır.
Alışveriş merkezlerinin yapılması, çok uluslu şirketlerin pazara girmesi ve insanların satın alma alışkanlıklarının değişmesiyle zamanla pabucu dama atıldı. Fakat İstanbulluların boş bıraktığı yerleri turistler doldurduğu için sokaklar hiç boş kalmıyordu. Doğal olarak müşteri portföyünün yanı sıra arz-talep dengelerinde de değişiklikler yapılmıştır. Bir zamanlar halı, mücevher ve antika satan kapalı çarşılarda turistlere sahte saatler, cüzdanlar ve futbol formaları satan birkaç dükkan vardı. Müşterisi, malı, esnafı değişse de buraları bilen bir göz için kaliteli ve orijinal şeyler bulmak mümkün.
Kapalı çarşı‘nın yeni dokusunu beğenmediğimizi söylemekte haklıyız. Ancak Kapalı çarşı, ulusal kimliğin önemli bir göstergesi, uluslararası rekabet ortamı ve ülke ekonomisinin yakından izlendiği bir yer olmaya devam ediyor. Kapalı çarşı’daki muhabirlerin döviz kuru değiştiğinde mikrofonu kapatarak nefes alması boşuna değil. Kapalı çarşı, gördüğünüz gibi her yönüyle bir güç temsilidir. İster alışveriş için, ister kültürel bir deneyim için orada olsun, herkes buraya en az bir kez gitmeli. Tarihinden en seçkin mağazalarına kadar Kapalı çarşı hakkında bilmeniz gereken her şeyi bu yazımızda öğrenerek gezinizi en iyi şekilde değerlendirebilirsiniz.
Kapalıçarşı’nın Tarihi
Kapalı çarşı‘nın merkez bölgesi olan İç Bedesten, şu iki tezin konusudur: Bazıları, Fatih Sultan Mehmet‘in 1461’de baştan sona sıfırdan inşa ettirdiğini iddia ederken, bazıları da bir Bizans binasına dayandığını iddia eder. Her halükarda 1461, Kapalı çarşı’nın resmi kuruluş yılı olarak kabul edilir. Yıllar içinde çeşitli padişahlar tarafından yapılan genişletmelerle büyüyen çarşı, sonunda 61 sokak ve 4.000’e yakın mağaza ile 31.000 m2’lik bir yapıya kavuşmuştur.
O zamanlar Kapalı çarşı ahşaptı ve yangın her zaman ihtimal dahilindeydi. İlki 1546’da başladı ve o zamandan beri beşi önemli olan çok sayıda yangına dayandı. Kapalı çarşı her seferinde küllerinden yeniden doğdu. Yıkıcı depremler onu sarstı. 1766 depreminin ardından II. Çarşı, Mustafa döneminde restore edilmiş, Lâle Devri özelliği gösteren Beyazıt ve Nuruosmaniye kapıları eklenmiştir. 1894 yılındaki bir başka büyük depremin ardından tekrar kullanılmaz hale geldi. Bu dönemde Kapalıçarşı’nın kapalı olması nedeniyle ticaret durmuştur. II. Çarşı, Abdülhamid’in maddi desteğiyle restore edilerek bugünkü görünümüne kavuşmuştur.
Burada İpek Yolu’ndan, Asya’dan ve Osmanlı İmparatorluğu’nun dört bir yanından gelen mallar satılırdı. 1880 nüfus sayımına göre 4399 dükkân, 2 bedesten, 24 han, 1 hamam, 1 türbe, 1 cami, 10 mescit, 1 sebil, 8 kuyu, 2 sebil ve 16 çeşme bulunmaktadır. Bu kayıtlar çok sayıda yapının yıkıldığını göstermektedir.
Kapalı çarşı Ziyaret Gün ve Saatleri
Haftanın altı günü açıktır. Sabah 8.30‘dan akşam 19‘a kadar artık her gün açık. Dini bayramlarda tüm işletmeler kapalıdır.
Kapalı çarşı’yı Keşfetmek İçin Ne Kadar Süre Harcamalısınız?
Kapalıçarşı‘yı ziyaret etmek için en az üç saat ayırın, kahve ve öğle yemeği için mola verin. Öğün atlamayı planlıyorsanız en az 1,5 saat ayırmanızı öneririz.
Kapalı çarşı’ya Girmek Ücretli Mi?
Hayır, Kapalıçarşı‘ya girmek için herhangi bir giriş ücreti yok.
Kapalı çarşı Ziyaretçi Bilgileri
Kapalı çarşı çevresinde çok sayıda ünlü esnaf lokantası var. Kahve molaları için de yerler var. Kapalı çarşı’da toplam 22 kapı bulunmaktadır. Ardından, giriş hakkında bilgi alacaksınız. En büyük kapılar Beyazıt, Çarşıkapı, Çuhacıhan, Kuyumcular, Mahmutpaşa ve Nuruosmaniye kapıları ise en çok kullanılan kapılardır. Çarşının ana caddesi olan Kalpakçılar Caddesi’nin bu iki kapı arasından geçtiğini düşünürsek daha mantıklı.
Etiket fiyatları sizi aldatmasın. Kapalı çarşı’da pazarlık yapabileceğinizi unutmayın. Teklif sizi tatmin etmezse diğer mağazalara devam edin. Daha önce de belirttiğim gibi, nadir ürünler satan çok fazla mağaza yok. On mağazanın daha aynı veya benzer bir ürünü taşıması muhtemeldir. Yine de her ihtimale karşı o mağazanın ve kartvizitinin fotoğrafını çekin. Geri dönmek isterseniz bu şekilde bulabilirsiniz. Hafızanıza asla güvenmeyin.
Kapalı çarşı’nın işletme sahipleri hazırlıklıdır. Kapalı çarşı’da büyümek aslında bir satış elemanı için Harvard Doktora derecesine benzer bir unvan. Ürüne bakarsanız bile size bir şey satmaya çalışırken şanslarını deneyecekler. Çaylar ve gazozlar ısmarlanırken sohbet teşvik edilir. Bu nedenle, gerçekten bir şey satın almak istemiyorsanız, asla oturmanız gerektiğini düşünmüyoruz. Ancak unutmayın ki onca dikkat ve baskıya rağmen herhangi bir şey satın almanıza gerek yok.
Kapalı çarşı’ya Nasıl Gidilir?
Kapalıçarşı en iyi hiç düşünmeden keşfedilir. Kapalıçarşı’ya yabancı bir ziyaretçinin kaybolması kaçınılmazdır. Birkaç sokak var, ancak hepsi temelde aynı görünüyor. Mağaza sahiplerinden yardım almak, belirli bir mağaza bulmaya çalışıyorsanız, Kapalıçarşı’nın labirent sokaklarından daha iyi gezinmenize yardımcı olacaktır. Dikey ve yatay eksende bir uçtan bir uca kesintisiz uzanan iki ana cadde olduğunu bilmek genelleme yapmak için yeterlidir. Yağlıkçılar dikey, Kalpakçılar ise yataydır.
Sandal Bedesten, Nuruosmaniye ve Beyazıt kapılarını birbirine bağlayan Kalpakçılar Caddesi üzerindedir. Yağlıkçılar Caddesi ise Çarşıkapı ile Örücüler kapılarını birbirine bağlıyor.
Bilmeniz Gereken Kapalı çarşı Gerçekleri
Kapalıçarşı’da her sokak belli bir mesleğe ayrılmıştı. İsimler bugün hala kullanılmaktadır, ancak bazı meslek dernekleri artık mevcut değildir. Benzer kalemlerin bir yerde yoğunlaşması nedeniyle, rekabeti, iş ahlakını ve usta-çırak ilişkisini gözeten meslek loncaları etkin bir şekilde işleyebildi. Reklama izin verilmedi ve ürünler yalnızca hükümetin belirlediği fiyattan satılabildi. Ticaretin çoğu babadan oğula geçti. Aileler zaman içinde öyle bir güven duygusu geliştirmişlerdir ki. Öyle bir noktaya geldi ki insanlar paralarını banka olarak kullansınlar diye esnafa vermeye başladılar. Gece ve gündüz bekçilerin bulunduğu Kapalıçarşı, güvenliğin güçlü olduğu bir yerdi.
Dükkanlar o zamanlar şimdi olduğu gibi odalar gibi tasarlanmamıştı. Dükkan sahipleri, hemen önündeki bankta oturmuş, rafları vitrin olarak kullanıyorlardı. Bu nedenle mağazalara dolaplar deniyordu. 1,8 ila 2,4 metre genişliğinde ve 0,91 ila 1,22 metre derinliğinde olacaklar. Dolaplar kilitlendi ve günün sonunda perdeler çekildi. Bedesteni’nde ziynet eşyası ve silah gibi kıymetli eşyalar satılırdı. Sandal Bedesten’de ipek ticareti yeniden başlamıştı. Zaten ipek ve pamuktan yapılan kumaşa sandalet adı verilir. Osmanlı döneminde Müslümanlar sarı, Rumlar mavi, Yahudiler siyah, Ermeniler de kırmızı ayakkabı giymek zorundaydılar. Binlerce ayakkabının bulunduğu Pabuçcular Çarşısı bu alımların yapıldığı yerdi. Kapalıçarşı güvenlik nedeniyle geceleri kapatıldı. Sadece padişah açabildi. Tek gece açılışı 1867’de Sultan Abdülaziz’in Mısır’dan dönüşü anısına gerçekleşti. Padişah, sokaklarda dolaşırken halka el sallardı.
İmparatorluğun en zengin ve en güvenli bölgelerinden biri Kapalıçarşı idi. 1870’te ziyaret eden bir İngiliz’e göre, Kapalıçarşı birkaç Rothschild ailesinin ceplerini boşaltabilirdi. Sert güvenlik önlemleri vardı. Hatta gezilerini yazan ve Kapalıçarşı’ya yer veren Evliya Çelebi burayı “büyük bir kale”ye benzetmiştir. Hırsızlığın meydana gelmesi alışılmadık bir durumdu. Sonuç olarak 1591’de İçbedesten’de 30.000 altın çalınması İstanbul’u şok etti. Kapalıçarşı, soruşturma yapılırken iki hafta süreyle kapatıldı ve misk satan İranlı hırsız, işkence gördükten ve sorgulandıktan sonra sonunda ortaya çıktı. Sultan III. Murat yüzünden işkenceyle cezalandırılmış ve asılmıştır.
Kapalıçarşı’nın Orta Çağ’da restoranı yoktu. Öğle yemekleri için herkes kendi mutfağını getirdi. Döner ve tavuk göğsü bulunurken, Halıcılar Caddesi ve Acem Caddesi’ndeki stantlarda ikram edildi. Mahmud’un gizlice halkın arasına karışırken tatlı yemek için buraya geldiği rivayet edilir. Osmanlı kadınının sosyal hayata atıldığı birkaç mekandan biri de Kapalıçarşı’ydı. Tanzimat döneminden itibaren hane halkı ve harem kadınlarının Kapalıçarşı’yı ziyaret etmesine izin verildi.
Kapalı çarşı’nın Bedestenleri
Bedesten, Osmanlı Türkçesinde Bezzazistan olarak bilinir ve kumaş satılan yer anlamına gelir. Kumaş, mücevherat, silah gibi hazinelerin satıldığı bir yere atıfta bulunarak, tüm bedestenler için kapsayıcı bir söz haline gelir. Kapalıçarşı’nın bedestenleri eskiden değerli eşyaların alınıp satıldığı ve bazen de müzayedeye çıkarıldığı yerdi. Bedestenler bu kapasitede eş zamanlı olarak hizmet vermiştir. Yeraltı ve duvarla çevrili mahzenler kasa görevi görüyordu. Bir esnafın umabileceği en iyi şey bedestende bir ev sahibi olmaktı. Tümen muhafızları bedestenlerdeki hazineleri gözetmekle görevliydi. Aslında muhafızların devriye gezebilmesi, bir James Bond filminden tanıyacağınız Kapalıçarşı’nın çatısına inşa edilen virajlı yollarla mümkün olmuştur.
Kapalıçarşı’nın kendisini tarihi ya da aktif olarak kullanılan, korunan ya da yaşayan, özel ya da kamusal alan olarak düzgün bir şekilde kategorize edememesi de ilgi çekici bir başka özelliktir. Esnafın dükkânlara, devletin duvarlara, belediyenin yollara sahip olduğu ilginç bir yönetim sistemi var.
İç Bedesten
Bedesten veya Cevahir Bedesten olarak da bilinen Bezzazistan-ı Atik, Kapalıçarşı’nın merkezidir. 1.365 m2 yüzey alanı ile oyma taştan yapılmıştır. Kapalıçarşı’nın en özgün yeri, 1461 yılında Fatih Sultan Mehmed tarafından yaptırılan bedestendir. Burada kuyumcular ve antikacılar hala bulunabilir. Cevahir Bedesten, modern Kapalıçarşı’nın ve çevresine yapılan yeni mağazaların öncülüğünü yaptı. Klasik atmosferi gerçekten yaşayabileceğiniz bir mekan.
Sandal Bedesteni
Aslen Bezzazistan-ı Cedid olarak bilinen Sandal Bedesteni’nin Fatih veya Kanuni döneminde yapıldığı sanılmakta olup, Nuruosmaniye Kapısı’nın yanında yer almaktadır. 1280 m2’lik alanda bir dönem kumaş, iplik ve halı alımları yapıldı. Sandal Bedesten’in adı aslında Bursa’da yapılan eşsiz bir kumaştan geliyor. Artık mağazaların sahte kıyafet ve çanta sattığı bir yer. Bu bedesten 1980’li yıllara kadar müzayede evi olarak kullanılmış. Her Pazartesi ve Salı günü halılar ve diğer eşyalar için müzayedeler yapılırdı.
Kapalı çarşı Hanları
Dünyanın dört bir yanından tüketici ve satıcılar Kapalıçarşı’ya akın ederken, Hanlar da yapıldı. Halka açık, herkesin girip çıkabileceği bir yol ayrımı hanı da burada. Günümüze ulaşan başlıca çarşı hanları şunlardır:
Zincirli Han
Kapalıçarşı’nın en bilinen ve en çok fotoğraflanın hanı Zincirli Han’dır. Kapalıçarşı’nın Nuruosmaniye kapısından geçtikten sonra sağdaki ikinci sokağa girin ve sokağın sonuna kadar devam edin. Günümüzde kuyumcu atölyelerine ev sahipliği yapan han, kırmızı cephesi, koyu yeşil panjurları ve avlusuyla dikkat çekiyor. Hanın inşaatına 18. yüzyılın sonlarında başlandığı sanılmaktadır.
Cebeci Han
Kapalıçarşı’nın kuzeyindeki Yağlıkçılar Caddesi üzerinde Cebeci Han’ı bulabilirsiniz. Yapısının 18. yüzyıla tarihlendiği tahmin edilen iki katlı, iki avlulu han, daha önceleri iş amaçlı seyahat edenlerin dinlenme yeri olarak hizmet veriyordu. 1894 depreminde ağır hasar gören han, bir süre harap halde kaldıktan sonra onarılarak kullanıma açıldı.
Çuhacı Han
Kapalıçarşı’nın Kılıçlar ile Çuhacı Han Sokakları arasında bulunan hanı, Çuhacı Han olarak bilinir. 18. yüzyıldan kalma han büyük olasılıkla Lale Devri’nde Damat İbrahim Paşa tarafından yaptırılmıştır, ancak bu kesin değildir. Bir tür yünlü kumaş olan çuha burada ticareti yapılırdı.
Sonuç Olarak
Ülkemizin kültür değerlerinden bu yeri kendimce size anlatmaya çalıştım. Umarım beğenmişsinizdir. Yorum yapmayı unutmayın!
Ayrıca, Kadim Şehir İstanbul’daki Tarihi Yerler yazımı okumak isterseniz buradan ulaşabilirsiniz.