Ana Sayfa KEŞFET Mevlana Kimdir?

Mevlana Kimdir?

137
0

Mevlana kimdir , Horasan’ın Belh şehrinde 30 Eylül 1207 yılında dünyaya gelmiştir. Asıl adı Muhammed olarak bilinen Mevlana’nın, Hünkar, Hüdavendigar, Şeyh, Mevlevi, Rumi gibi çeşitli lakapları bulunmaktadır. Mevlana’nın babası Belh şehrinin ileri gelen kişilerinden biri olarak, “Bilginlerin Sultanı” unvanını alan Bahaddin Veled’tir. Mevlana’nın annesi ise Belh şehrinin Emiri olan Rükneddin’in kızı Mümine Hatun’dur.

Bahaddin Veled, siyasi olaylar ve yaklaşan Moğol istilasından dolayı 1212-1213 yıllarında Belh şehrinden ayrılmak zorunda kalmıştır. Belh’den ayrıldıktan sonra Bahaddin Veled’in ilk durağı Nişabur olmuştur. Sonrasında Bağdat’a ve daha sonra Küfe yoluyla Kabe’ye hareket etmiştir. Hac vazifesini yerine getirdikten sonra dönüş yolunda Şam’a uğrayan Bahaddin Veled, Şam’dan sonra ise Malatya, Erzincan, Sivas, Kayseri, Niğde ve Karaman’a gitmiştir. Veled, ailesiyle birlikte Karaman’da Subaşı Emir Musa’nın yaptırdığı medreseye yerleşmiştir.

Mevlana, 1225 yılında Şerefeddin Lala’nın kızı olan Gevher Hatun ile evlendi. Bu evlilikten Sultan Veled ve Alaeddin Çelebi adında iki oğlu oldu. Bir süre sonra eşi Gevher Hatun’u kaybeden Mevlana, ikinci evliliğini Kerra Hatun ile yaptı. Bu evlilikten ise Mevlana’nın Muzaffereddin ve Emir Alim Çelebi adlı iki oğlu ve Melike Hatun adında bir kızı oldu.

mevlana kimdir
Mevlana

Bu dönemlerde Anadolu’nun büyük bir bölümü Selçuklu Devleti’nin koruması altındaydı. Bu yıllarda Konya, sanat eserleri ile tanıtılmış ve İlim adamları ile dolup taşmıştı. Selçuklu Devleti’nin en parlak dönemini yaşadığı bu dönemlerde hükümdar Alaeddin Keykubad’dı. Keykubad, Bahaeddin Veled’i Karaman’dan Konya’ya davet ederek, Konya’ya yerleşmesini istedi. Bahaeddin Veled bu daveti kabul ederek 1228 yılında Konya’ya yerleşti. Muhteşem bir törenle karşılaşan Veled ve dostları, Altunapa Medresesi’nde yaşamaya başladılar.

Sultanü’l-Ulema 1231 yılında Konya’da vefat etti. Bu vefat sonrasında Sultanü’l-Ulema’nın talebeleri ve müritleri Mevlana’nın çevresinde toplanmaya başladı. Mevlana Konya’da büyük bir ilim bilgini olmuş ve medresede vaazlar veriyordu. 15 Kasım 1244 yılında Şems ile karşılaşan Mevlana, Şems’te “Tanrı Nurlarını” görmüştü. Ancak bu beraberlik çok da uzun sürmedi. Bir süre sonra Şems aniden vefat etti. Şems’in vefatından sonra uzun bir süre inzivaya çekilen Mevlana, kendini tamamen Allah yoluna verdi. Yıllar sonra Şems’in yerini Hüsameddin Çelebi ve Selahaddin Zerkübi doldurmaya çalıştı.

Kendini Allah yoluna adayan ve ardında birçok eser bırakan Mevlana, 17 Aralık 1273 tarihinde hayata gözlerini yumdu. Mevlana’nın vasiyeti üzerine cenaze namazını çok sevdiği Sadreddin Konevi kıldıracaktı. Ancak Sadreddin Konevi, Mevlana’nın vefatıyla derin bir üzüntü içine girdi ve cenaze sırasında bayıldı. Bunun üzerine namazı Kadı Sıraceddin kıldırdı.

Şems Tebrizi ile Mevlana’nın Karşılaşması

Mevlana, ailesiyle birlikte Konya’ya yerleştikten sonra Seyyid Burhaneddin’in isteği üzerine tahsilini tamamlamak için 30 yaşında Halep ve Şam’a gitti. Seyyid Burhaneddin’in 9 yıllık eğitimi sonrasında 1240 yılında Mevlana, Konya’da dini ilimleri halka öğretmeye başladı. Bu sırada Tirmizi’nin “Gönül Aslanı” olarak nitelendirdiği Şemsettin Muhammed Tebrizi, öğrenimini tamamladıktan sonra şeyh Tekbirzi Şeyh Ebu Bekir Sellebaf’ın terbiyesine girerek kendini daha çok geliştirerek olgunlaşmıştır.

Şems, olgun kişileri bulmak için yıllarca seyahat ederek, dönemin bilginleri ile görüşme gerçekleştirmiştir. Çocukluğundan beri yoğun olarak yaşadığı ilahi aşk, Şems’i yollara düşürmüştü. Şems, kendini ruhen tatmin edecek bir hak dostu arayışındaydı. Makalat adlı kitabında geçen anlatıma göre Şems’in aradığı bir şey vardı. İçinden bir his bu aradığının Konya’da olduğunu söylüyordu. Şems, aldığı ilhamla birlikte 29 Kasım 1244 yılında Konya’ya geldi. Mevcut kaynaklara göre Mevlana ve Şems’in karşılaşmasında geçen konuşma şu şekildeydi:

Merec-el Bahreyn’de gerçekleşen bu buluşmada, Şems 60, Mevlana ise 38 yaşındaydı. Mevlana’nın hayatının dönüm noktası olan Şems ile karşılaşması sonrası Şems, Mevlana’ya 6 ay ders vermiş ve sonrasında kendilerini Allah yoluna verdiler. Bu arada çok geçmeden Mevlana’nın müritleri bu duruma isyan etmeye başladı. Müritler arasında Şems’i ölümle tehdit edenler bile oldu.

Olaylar büyüyünce ve üzücü bir hal almaya başlayınca Şems, 1245 yılında kimsenin haberi olmadan Konya’yı terk etti. Şems’in gitmesi Mevlana’ya büyük bir üzüntü yaşattı ve Mevlana uzun bir süre kimseyle konuşmadı ve sema toplantılarına katılmadı. Dört bir yanda Şems’i aratmak için ulaklar gönderen Mevlana, en sonunda Şam’da Şems’in izine ulaştı. Bu sırada Mevlana’nın üzüntüsünü gören Müritleri, Mevlana’dan özür diledi. Mevlana, oğlu Sultan Veled beraberinde yirmiye yakın dostunu Şam’a göndererek Şems’i Konya’ya geri getirtti.

Şems’in dönmesiyle birlikte ikili yine herkesten uzak Allah kelamı etmeye devam etti. Ancak müritlerin, Mevlana’yı Şems’ten uzak tutmaya çalışması yüzünden Mevlana ile Şems’in ilahi sohbetleri çok da uzun sürmedi. Şems’e karşı olan kişiler arasına Mevlana’nın oğlu Alaeddin Çelebi de katılmıştı. Şems’in artık sabrı iyice tükenmişti. Bu nedenle 1247 yılında Şems tekrardan ortadan kayboldu.

Eflaki’ye göre Şems ortadan kaybolmamıştı. Mevlana’nın oğlu Alaeddin Çelebi’nin de içerisinde bulunduğu bir grup Şems’i öldürmüştü. Sultan Veled’in ifadelerine göre Mevlana bu duruma çok sinirlenmişti. Bir süre sonra Şems’in geleceğinden umudunu kesen Mevlana, yeniden dostlarına ve derslerine dönerek eski hayatına dönmeye karar verdi.

Mevlana’nın Sözleri

  • Ya olduğun gibi görün, ya göründüğün gibi ol..
  • Gel, gel, ne olursan ol yine gel İster kafir, ister mecusi, ister puta tapan ol yine gel
  • Ay, geceye sabrettiği için apaydın oldu.
  • Hâl ile öğüt veren, sözle öğüt verenden iyidir.
  • Bu hâl, sana; batmak, kaybolmak gibi görünse de aslında doğmaktır, yeniden hayata kavuşmaktır!
  • Ey kardeş! Sen, tefekkür ile hayat bulmalısın… Eğer tefekkürün gül ise, sen gül bahçesindesin. Tefekkürün diken ise, külhan kütüğüsün!
  • Âşığa beş vakit namaz yetmez. Beş yüz bin vakit ister.
  • İnsanlarla dost ol. Çünkü kervan ne kadar kalabalık ve halkı çok olursa, yol kesenlerin beli o kadar kırılır.
  • Batmayı, gözden kaybolmayı gördün ya, bir de doğmayı gör! Düşün ki, Güneş’le Ay, batıp gözden kayboldukları zaman onların nûruna bir ziyan gelir mi?
  • Aklın başına geldiğinde pişman olacağın bir işi sakın yapma.
  • Olmaz dediğin ne varsa hepsi olur. Düşmem dersin düşersin, şaşmam dersin şaşarsın. Öldüm der durur, Yine de yaşarsın.
  • İnsan gözden ibarettir aslında, geri kalan cesettir. Göz ise ancak gerçek dostu görendir.
  • Kula bela gelmez hak yazmadıkça, hak bela yazmaz kul azmadıkça.
  • Mum olmak kolay değildir, ışık saçmak için önce yanmak gerekir.
  • İçinde azıcık nur olmayan, dışarıdan verile öğüt fayda vermez.
mevlana kimdir

Mevlana Celaleddin-i Rumi’nin Eserleri

Mesnevi

Mevlana’nın en önemli eseri olan Mesnevi, 1259-1263 yılları arasında yazılmıştır. “Allah aşıklarının kitabı” ve “Kur’an’ın tefsiri” olarak tanımlanan Mesnevi, birçok alim, şair ve edip tarafından tercüme edilerek, ilham olmuştur. Mesnevi’nin I. Cildinin Önsöz’ünde;

Mesnevi, hakikate ulaşma, sırları açma konusunda dini temellerin en temelidir. Allah’ın en büyük fıkhı, Allah’ın en aydın yolu, Allah’ın en açık delilidir..

Divan-ı Kebir

Mesnevi’den sonra Mevlana’nın en fazla ilgi gören eserlerinden biri olan Divan-ı Kebir, Şems’in kaybolmasından sonra Mevlana’nın söylediği şiirlerin toplandığı bir eserdir. Bu eser Mevlana’nın iç dünyasında yaşadığı ruhsal durumları yansıtır. Bu eser, gazel, rubai ve terkib-i bend’lerden oluşan 40 bin beyitlik bir eserdir.

Mektubat

Mevlana’nın dostlarına, akrabalarına ve emirlerine yazdığı “Mektuplar” adlı eseri, 147 mektup içerir. Bu mektuplar, Mevlana’nın vefatından sonra bir araya getirilmiştir.

Fihi Ma Fih

Mevlana’nın dostları ve müritleri tarafından sohbetlerinin kaleme alındığı eser, daha sonra kitaplaştırılmıştır.

Mecalis-i Seba

Mevlana’nın farklı zamanlarda toplantılarda verdiği vaazlerin yazılmasıyla oluşan eser, “Yedi Meclis” olarak tanımlanır. Bu eserin, Mevlana ile Şems’in karşılaşmasından sonra Mevlana’nın oğlu Sultan Veled ve diğer dostlarının dikte edilmesiyle bir araya toplanmıştır.

Mevlana’nın yedi meclisinde şerh ettiği sözlerin tasnifi şöyle yapılmıştır:

  1. Doğru yoldan ayrılan toplumların, hangi yol il kurtulacağı
  2. Suçtan kurtuluş, akıl yoluyla gafletten uyanış
  3. İnanç’taki kudret, güç
  4. Tövbe edip doğru yolu bulan kişiler, Allah’ın sevdiği kullardır
  5. Bilginin değeri
  6. Gaflete dalış
  7. Aklın önemi

Mevlana’nın Yedi Öğüdü

  • Cömertlik ve yardım etme konusunda akarsu gibi ol.
  • Şefkat ve merhamette güneş gibi ol.
  • Başkalarının kusurunu örtmede gece gibi ol.
  • Hiddet ve asabiyete ölü gibi ol.
  • Tevazu ve alçakgönüllülükte toprak gibi ol.
  • Hoşgörülülükte deniz gibi ol.
  • Ya olduğun gibi görün ya göründüğün gibi ol.